Hayati Arıgan, HT Cumartesi'de birbirinden güzel doğal güzelliklerin yer aldığı İsviçre'nin Luzern kentini kaleme aldı. İsviçre’nin köyleri ve geleneksel müziği, çocukluğumuzda zevkle izlediğimiz Heidi’yi hatırlatıyor. Alplerde özgürce dolaşıp müthiş doğayla baş başa kalmak büyük bir keyif. Dağların bol oksijenli havasını ve yüceliğini hissetmeniz için her türlü imkan sağlanmış; Alplerin en dik tepelerine götüren dağ trenleri ve dağın eteklerinden süzülen teleferikler, sizi doğa güzelliklere en kısa zamanda ulaştırıyor. Alplere tırmanmak ise zor olduğu kadar eğlenceli. Nereye, nasıl ve kaç dakikada gidebileceğinizi gösteren bilgilendirici levhalar, yön ve mesafe gösteren tabelalar her yerde. Tabelalara bakınca içinizden hepsine bir anda gitmek gelse de, zamanı ekonomik kullanmak gerekiyor. Çünkü birbirinden güzel doğa harikaları sizi bekliyor.

ŞEHRİN SİMGESİ

Luzern Gölü’ne bağlanan küçük nehirler üzerinde çok sayıda köprü var. Gölün berrak suyu, üzerinde yüzen kuğular, Su Kulesi ve Luzern’in simgesi Chapel Köprüsü tablo gibi bir görüntü oluşturuyor. Avrupa’nın en uzun ahşap ve üstü kapalı köprüsü Chapel, bir resim galerisi olarak da kullanılıyor.

YÜRÜYEREK HER YER 15 DAKİKA

Muhteşem doğal güzellikleriyle büyüleyen Luzern, temizliğiyle de dikkat çekiyor. İnsana gösterilen saygı ile doğaya gösterilen özen burada bütünleşmiş. Kentin merkezinde her yere yürüyerek 10-15 dakikada ulaşabilirsiniz. Arnavut kaldırımlı dar sokaklarda dolaşırken, musluklarından su akan tarihi çeşmelere rastlıyorsunuz. Her köşe başında, İsviçre hatırası hediyelik eşyalar satan dükkanlar var. İki adımda bir de karşınıza müze çıkıyor. Avrupa’daki en büyük ‘ulaşım müzesi’ burada. Buzul Çağı, İsviçre Halk Kostümleri ve Picasso’nun eserlerinin yer aldığı müze, dikkat çekenler arasında.

PRATİK BİLGİLER

Luzern hemen her gün yağmurlu, yanınızda şemsiye veya yağmurluk bulundurun. Pazar günü kent, hayalet şehir havasına bürünüyor, tüm mağaza ve alışveriş merkezleri kapalı. Halk kendini doğaya teslim ediyor. Ülkenin en önemli toplu taşıma aracı tren. En küçük kasabaya bile trenle gidebiliyorsunuz. Zürih Tren Garı’nda 30’dan fazla perondan tam 54 hatta trenler hareket ediyor.

PİLATUS DAĞI’NA ÇIKMADAN DÖNMEYİN

Luzern’e gidip de trenle 45 dakika uzaklıktaki Pilatus Dağı’nı görmemek olmaz! Pilatus’un en büyük özelliği, tepe noktasına, dünyanın en dik (48 derecelik) tren sistemiyle tırmanılması. Yolculuk başta ürkütüyor ama 2.132 metreye çıktığınızda, manzaranın güzelliği korkunuzu unutturuyor. Pilatus Dağı’nın zirvesinde sizi İsviçre geleneklerini tanıtan bir gösteri bekliyor: Ağaç oymacılığı, Heidi-Peter ve keçisi, geleneksel müzikler... Geri dönerken, teleferiklerle muhteşem manzaranın üzerinden süzülüyorsunuz.

Meşhur yemeği: Fondü 18’inci yüzyılda ortaya çıkan fondü, İsviçre’nin geleneksel yemeği. Peynir bir kapta eritiliyor, uzun çatallarla ekmek ve sebze parçaları bandırılarak yeniyor. Peynirin içinde eritildiği toprak ya da dökme demir kap, masada hafif bir ateş üzerine oturtularak sıcak tutuluyor.

GÖRMEK İÇİN 5 NEDEN

1. Luzern Gölü kenarında bir kafede, yüzen kuğuları ve Chapel Köprüsü’nü seyrederek yiyeceğiniz yemek hafızanıza kazınır

2. Doğa ve kamp turizmi yapmak, dingin bir tatil geçirmek için Luzern ve çevresi ideal seçenek.

3. Turizm bölgelerinin geçiş noktası olan Luzern’den İsviçre’nin her kentine yarım günlük turlara gidebilirsiniz.

4. 2.132 metre yükseklikteki Pilatus Dağı’na dünyanın en dik tren sistemiyle tırmanmak unutulmaz bir deneyim.

5. Dört kantonu birbirine bağlayan Luzern Gölü’nü katamaranla dolaşmak çok keyifli.