Özellikle mayıs ve haziran aylarında birçok festivale ev sahipliği yapan şehir, ailenizle veya arkadaşlarınızla planlayacağınız tatiller için ideal bir destinasyon.

Bir şehre en fazla kaç isim yakıştırılabilir? Ve küçücük bir şehir nasıl Avrupa’nın kalbi olabilir? Vltava Nehri üzerindeki 30 görkemli heykeli barındıran Charles Köprüsü’nün ortasında durup etrafınıza baktığınızda hakkında neden onca methiyeler düzüldüğünü anlıyorsunuz. Prag’dan bahsediyorum...

Gotik mimarisiyle sizi Ortaçağ’a götüren bir zamanların altın şehrinden... Charles Köprüsü demişken, bu heybetli köprü bir zamanlar kaleden Barut Kulesi’ne kadar uzanan kral yolunun güzergâhlarından biriymiş. Aslında bu güzergâhı takip ettiğimizde şehirdeki çoğu önemli noktayı görmüş oluyoruz. Köprüden dar sokaklara doğru ilerledikçe karşımıza çıkan uzun kuleler eski şehir meydanına yaklaştığımızı anlamamıza yardımcı oluyor. Bu kulelerden biri yapıldığı tarihten bu yana hâlâ çalışmaya devam eden tek saat unvanını kazanmış Astronomik Saat Kulesi. Kulenin hemen yanında konumlanmış Adem ile Havva’yı temsil eden diğer iki kule ise Tyn Kilisesi’ne ait. 

Vltava Nehri kenarından karşı tarafa baktığınızda ise yeşil bir cümbüş sizleri selamlıyor. Şehrin gotik havasından biraz uzaklaşmak niyetindeyseniz; ister Charles Köprüsü’nün sol tarafında kalan Kampa Park’ta çimlerin üzerinde piknik yapın, ister Cech Köprüsü’nün bitiminde karşılaşacağınız Letna Park’ta yürüyüşe çıkın.

Vltava Nehri

Şehir mimarisinin yanı sıra dünyaca bilinen isimleriyle de ayrı bir yere sahip. 20. yüzyıl edebiyat tarihine adı kazınan Franz Kafka’nın doğduğu ve hayatının en buhranlı dönemlerini geçirdiği bu şehirden onu anmadan dönmek istemiyorsanız Franz Kafka Müzesi’ni gezmelisiniz. Tarihte yerini almış bir diğer isim ise Art Nouvea akımının temsilcilerinden, şehirde birçok önemli yapıda imzası bulunan Çek sanatçı Alphonse Mucha. Mucha’yı daha yakından tanımak ve eserlerini incelemek isterseniz Mucha Müzesi’ni ziyaret edebileceğiniz gibi, vitray süslemelerini sanatçının yaptığı Aziz Vitus Katedrali’ni gezerek tarzı hakkında fikir sahibi olabilirsiniz.

AZİZ VİTUS KATEDRALİ’NE GELİN-DAMAT AKInI

1344’te inşa edilmeye başlanan ve 1929’da tamamlanan Aziz Vitus Katedrali, Prag Kalesi’nin içerisinde yer alan görebileceğiniz en ihtişamlı yapılardan biri. Kadrajlara sığmadığı için yerlere yatarak fotoğraflanmaya çalışılan bir katedralden bahsediyorum. İçerisinde kraliyet ailesinin mezarları da bulunan bu katedral, gelin ve damatların sıkça tercih ettiği bir lokasyon haline gelmiş. Zira katedrali ziyaret etmeye gittiğimiz her iki günde de fotoğrafçılarıyla birlikte hazır bir şekilde sırasını bekleyen birçok çiftle karşılaştık.

ÇEK GULAŞI VE DENİZ ÜRÜNLER

Prag Kalesi’ne çıkmanın verdiği yorgunluğun ardından sıra geldi geleneksel tatları deneyimlemeye. Mlejnice adlı lokal restoranda bir ekmek içerisinde servis edilen Çek gulaşını tadabilir ya da farklı sunumlarla hazırlanmış deniz ürünleri yiyebilirsiniz. Yerel mekânların yanı sıra dünyada hayli yaygın fast food ve kahve dükkânı zincirlerinin bir hayli çok olması Çekya tarihine baktığımızda dikkat çekici bir ayrıntı. 

Yabancı bir ülkeye gidip de hediyelik eşya almamak, anı olarak saklamak üzere özel, minik aksesuvarlara bakmadan dönmek olmaz tabii... En uygun fiyata hediyelik eşya almak isteyenler için Hevelska Pazarı iyi bir lokasyon. Üstelik her gün açık! Günün başından sonuna kadar hem turistlerin hem de yerel halkın uğrak noktası.

Prag, gece hayatı yönünden de aktif bir şehir. Gün ortasında dar sokaklar nasıl tıklım tıklımsa, geceleri de bir o kadar canlı. Şarkı söyleyenler, alkış tutanlar sokakları coştururken, her köşe başında mutlaka bir kahkaha sesi duymak mümkün.

BEBEKLE PRAG

Bu arada çok önemli olabilecek bir bilgi daha... Prag’a 7 aylık yeğenim Derin ile gittim. Onun ilk yurtdışı deneyimi olacağı için öncesinde birçok destinasyona baktık. Şehrin, görülecek turistik yerlerinin birbirine yakınlığı ve diğer rotalara göre daha kısa bir uçuş mesafesi olması dolayısıyla Prag’ı tercih ettik. Bu arada Prag sokaklarında da birçok bebekli aile gördük. Siz de bu bebek dostu şehirde gezinizin tadını çıkarabilir, bebeğinizle keyifli bir deneyim yaşayabilirsiniz.

BUNLARI YAPMADAN DÖNMEYİN

- Astronomik Saat Kulesi’ne çıkıp şehri 360 derecelik bir manzaradan seyretmeden

- Charles Köprüsü’nü baştan sona hem gece hem gündüz yürümeden 

- Aziz Vitus Katedrali’ni ziyaret etmeden

- Lokal yemeklerini tatmadan dönmeyin.