Hayli soğuk geçen kış mevsiminin ardından, pandemi koşullarının da geride kalmasıyla yaz sezonu açtım. Akdeniz’e doğru yol alırken her yıl olduğu gibi bu yıl da aklımda olan tek şey, kendimi maviliklere bırakmak. Kışın ardından denize ilk adım atıldığında o anın hiç bitmesini istemiyor insan. Hatta o hissin uzunca bir süre devam etmesini istiyor.
İşte denize ilk adım attığımda sanki aylardır denizdeymiş gibi hissetmek, hemen yaz tatili havasına girmek için yıllardır yaptığım gibi tekne turunda buldum kendimi.
Günübirlik tekne turları, Bodrum’dan Marmaris’e, Fethiye’den Kaş’a, Antalya’nın birçok tatil beldesine kadar hemen hemen her bölgede yapılıyor. Ancak bunlar içerisinde şüphesiz en başta gelenin Antalya Adrasan’da düzenlenen günübirlik tekne turları geldiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Adrasan’da düzenlenen günübirlik tekne turları, diğer bölgelerde düzenlenenlere göre daha organize ve daha titiz, özenli geliyor bana. Zaten böyle olmasa hergün Antalya’nın tüm bölgelerinden otobüslerle yerli ve yabancı turistler günübirlik tekne turu yapmak için buraya akın etmezdi.
Adrasan Koyu’ndan her gün hareket eden 100’ü aşkın tekne iki farklı rotada tur yapıyor. Adrasan Koyu’nu bilenler bilir, koya karadan baktığınızda sağ tarafa yani ‘sancak’ tarafına yol alan tekneler, meşhur Türkiye’nin Maldivler’i olarak tanınan Sulu Ada’ya yönünü çeviriyor. Koyun sol tarafına, ‘iskele’ tarafına yol olan tekneler ise ‘koylar’ adı verilen rotada günübirlik turu yapıyorlar.
KOYLAR ROTASINDA TUR
Benim ilk gün rotam ‘koylar turu.’ Her iki rotayı da defalarca yaptığım halde her seferinde aynı heyecan aynı coşkuyu hissediyorum. Sabah saat 9:30-10:00 arasında Adrasan Koyu’nda hummalı bir hazırlık oluyor. Tekne turuna yetişmek için arabasına park yeri arayanlar, çıkacağı tekne turunu bulmaya çalışanlar, erzakları tamamlayan tekne çalışanları bu tatlı kalabalığı ve karmaşayı yaratıyor. Koyda hafif şiddetli dalga var. Pasarellalar bir havaya kalkıyor bir yere iniyor. Yeni dalga gelmeden pasarellaya ayığınızı basıp kendinizi tekneye atmanız gerekiyor. Kaptanlar, yolcularına yardım ediyorkazasız belasız tekneye binmeleri için. Sonradan hiç kötü bir haber almıyoruz ki herkes güvenle teknelerine binmiş. Tekneler birer birer demir almaya başlıyor: ‘Vira bismillah’, burnumuzda Akdeniz’in kokusu, yüzümüzde meltem esintisi turumuza başlıyoruz.
AKSEKİ KOYU’NDA MAĞARA SÜRPRİZİ
10-15 dakika yol aldıktan sonra ilk durağımız Akseki Koyu. ‘Deniz bugün çarşaf gibiydi’ derler ya, Akseki Koyu’nda deniz her zaman çarşaf gibi. Masmavi, pırıl pırıl bu koya, Akdeniz’in kızıl çamları adeta bekçilik ediyor. Küçük plajındaki kumların eski çağlarda peeling için kullanıldığı söylentiler arasında. Akseki Koyu’nda sadece tek teknenin bağlanabileceği, girintiye demir atıyoruz. Çünkü buraya yüzme mesafesinde ‘Akseki Mağarası’ adı verilen (Bu bölgede mağaraların birden fazla adı olabiliyor) insanı büyüleyen bir mağara var. Demir atılıp, merdiven indirilir indirilmez teknedeki herkes gibi kendimi denizde buluyorum. Tüm gerginlikler, stres, çalışma, koşuşturma Akdeniz’in suyuyla üzerimden akıp gidiyor ve ‘showmustgo on’.
Bu arada yanınıza mutlaka deniz gözlüğü varsa şnorkel almayı unutmayın. Deniz gözlüğü yanımızda teknedeki diğer tatilcilerin bazılarıyla ‘Akseki Mağarası’na doğru yüzüyoruz. Adrasan Koyu’nun bu tarafında çok fazla girinti çıkıntı ve irili ufaklı mağaralar bulunuyor. Teknelerin baş tarafının girebildiği kadar büyük olanları var ki dalgasız havalarda turlarda bu deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Gelelim Akseki Mağarası’na… İçeri girdikten sonra gözlükle başınızı suya soktuğunuzda muhteşem bir manzarayla karşılaşıyorsunuz. Işığın bu kadar güzel bir oyun oynayabileceğini hiç beklemiyorsunuz.
Bulunduğumuz mağaradan başka diğer mağaradan giren güneş ışığı, turkuaz rengiyle size inanılmaz bir görüntü ve renk cümbüşü sunuyor. Herkes çığlık çığlığa gördüğünü anlatma telaşında mağaradan ayrılıyoruz. Tekneye döndüğümüzde güzel sürpriziyle karşılaşıyoruz, en sevdiğim şey sabah çayı. Her teknede sabah çayı olmadığını burada belirteyim.
FOSFORLU MAĞARADA IŞIK ŞOVU
Çayımızı içip, yüzdükten sonra, Akseki Koyu’nun Adrasan tarafında bulunan Fosforlu Mağara’ya gitmek için yola çıkıyoruz. Mesafe çok kısa 5 dakika sonra demir atıyoruz ve tekne dar bir boğazdan içeriye doğru geri geri giriyor. Tek bir teknelik yere tekneyi bağlayınca, adeta kendinize ait bir göl oluşuyor. Mağarayı hemen ilk bakışta göremiyorsunuz ancak suya girdiğinizde dar bir oyuk karşınızda duruyor. Yan yana iki kişinin yüzerek zor geçtiği bu oyuktan içeriye giriyorum. İlk önce basit bir mağara gibi geliyor, içeriye doğru daralıyor ve karanlık oluyor. Ancak, geriye çıkışa doğru döndüğümde neden Fosforlu Mağara dendiğini anlıyorum. Mağaranın duvarlarında ışık cümbüşü. Rengarenk, gökkuşağını kıskandıracak renkte ışıkların dansı var.
Yüzme molasından sonra diğer koylara gitmek üzere demir alıyoruz. Hedefimiz Çoban Koyu, bazıları Korsan Koyu da diyor. Sarp yamaçların dibinden, mağaraları izleyerek yol alırken, kayalar, gökyüzündeki bulutların şekil oyunlarına benzer oyunlar sergiliyor. Biri maviliğin içindeki beyaz şekiller, diğeri maviliğin üzerindeki kahverengi şekiller… Kısa süreliğine büyük mağaralardan birisinin içine girip çıkıyoruz. Eğer yanınızda olta varsa tekne yol alırken atabilirsiniz. Ben teknedeki oltayı denize bırakıyorum. Pırasalı Adası’nın yanından geçerken defalarca palamut rast geldi, ama mevsimi değil bu sefer boş geçiyoruz.
KOYUN BEKÇİŞİ CARETTA CARETTA
Prasalı Adası’nı geçtikten sonra ilk burnu döndüğümüzde gizlenmiş Çoban Koyu’na geliyoruz. Koyun tek tarafındaki tepeden deniz derinliklerine kadar uzanan üzerine sanki motif işlenmiş gibi yarıklar bulunan yamaç, Çoban Koyu’na ayrı bir esrarengiz hava veriyor. Koyun esrarengizliği bitmiyor. Suyun üzerinde bir kafa beliriyor, herkes çığlık atıyor, caretta caretta. Tuncay Kaptan anlatıyor caretta caretta’nın hikayesini. Genelde turlarda tekneler bu koyda öğle yemeği veriyor. Öğle yemeklerinde de yenen balıkların kılçıkları, parçaları denize atılınca caretta caretta buraya alışmış. Koya giren teknenin attığı demirin sesini duyan caretta caretta, ortaya çıkıyor. Biz öğle yemeğini yerken de caretta caretta, bizim tekneyle diğer tekneler arasında adeta koşuşturdu, denize atılan yiyecekleri kapmak için.
TEKNEDE YEMEĞİN LEZZETİ BİR BAŞKA
Carettacaretta karnını doyururken gelelim bizim öğle menüsüne. Bugüne kadar çıktığım Adrasan’daki tekne turlarındaki öğle yemekleri genelde hep lezzetli ve doyurucu oldu. Fiyata dahil olan öğle yemeklerinde yağda kızartılmış çupra, makarna ve salata veya patates salatası veriliyor. Bazen turşu ve yeşillik ilaveleri olabiliyor. Tuncay Kaptanve dayısı Hasan Kaptan’ın teknelerindeki öğle yemekleri ise bir başka. Soğan dolması, kokulu otlarla yapılmış biber dolması her iki kaptanın teknesinde yiyenlere parmaklarını yalatıyor. Lezzetli öğle yemeğini muhteşem doğanın içinde hazmederken, bazıları carettacarettaile birlikte yüzme fırsatını değerlendiriyor.
Yemek ve yüzme molasıyla birlikte koydaki diğer tekneler gibi biz de demir alıyoruz. Akdeniz’in yeşille buluştuğu manzara eşliğinde rotamız Sazak Koyu. Bir boğazdan içeri girilen Sazak Koyu, oldukça büyük ve korunaklı bir koy. Koyun hemen girişinde sağ tarafta Dikilitaş gibi denizin ortasında duran kayalığın olduğu küçük girinti, hemen ileride tatlı su pınarı olan küçük plajı olan bölge Sazak Koyu’nun plajına giderken teknelerin durduğu yerler. Biz tatlı su pınarının olduğu yere demir atıyoruz. Suyun bağırsaklara iyi geldiği söylense de sakın içmeyin. Çünkü bağırsaklarınızı bozma ihtimaliniz çok yüksek.
SAZAK KOYUNDA MEYVE İKRAMI
Yüzme molasının ardından Sazak Koyu’nun plajına demir atıyoruz. Sazak Koyu, tur boyunca uğradığımız yerler içinde karadan ulaşımı olan tek yer. Adrasan’dan gelen karayolu çok bozuk olduğunu ve arazi aracına ihtiyaç olduğunu belirteyim. Koyda kamp kuranlar hayli fazla. Ben size koyu anlatırken kaptanımız sürpriz yapıyor. Denizin kıyısına sehpa koyuyor ve birbirinden lezzetli karpuz, kavun, üzüm ikramı yapıyor. Karpuz ve kavunu hiç bu kadar rahat yememişsinizdir, çünkü üzerinize damlasa da leke yapmaz, suyun içindesiniz.
Sazak Koyu’na sırtını veren Ceneviz Koyu, rotamızdaki en son uğrak yerimiz. Koyun girişinde tam ortada kayalık, Ceneviz’e ayrı bir güzellik katıyor. Porto Ceneviz Koyu, adını yamaçlarındaki kale kalıntılarından alıyor. Kalıntıların Cenevizliler’e ait olduğu tahmin ediliyor. Koyun manzarası ise meşhur Tahtalı Dağı. Ceneviz Koyu, turkuaz renkte büyük bir havuz gibi. Karada bulunan siyah renkte toprak deniz suyu ile çamur yapılarak vücuda sürülüyor. Kaptanlar ve bölge halkı tene iyi geldiğini iddia etse de tamamen pazarlama amaçlı söylentiden ibaret olduğunu düşünüyorum. Koy hakkında bilgileri sizle paylaşırken, teknede çay vakti gelmiş. Bisküvi ile birlikte çay ikramı yapılıyor. Denize doyduğumu hissettiğimde tekne de demir alıyor. Bir çırpıda dönüş saati gelmiş. Sabah 10:00’da tura çıkan tekneler, saat 17:00 gibi Adrasan’a geri dönüyor. Tüm bu güzelliğin bedeli de 200-250 lira arasında değişiyor. Alkollü, alkolsüz içecekler hariç tüm ikram ve öğle yemeği fiyata dahil. Tuncay Kaptan, Atıcı adlı teknesinde eşi Tuğçe ile birlikte bölgedeki birçok tesise örnek olacak titizlikte misafirlerine hizmet veriyor. Hasan Kaptan da Nihalim adlı teknesiyle bu suların emektarı.
Göz açıp kapayıncaya kadar hızlı bir şekilde geçen yazın sonu geldiğinde ‘bu yıl denize doyamadım’ demek istemiyorsanız, ilk fırsatta tekne turuna katılmanızı öneririm. Ben yıllardır her fırsatta yapıyorum.
Yener Yalçın
@yener_yinstagram
youtube.com/yenerinseferleri
Değerli Haberturk.com okurları.
Haberturk.com ekibi olarak Türkiye’de ve dünyada yaşanan ve haber değeri taşıyan her türlü gelişmeyi sizlere en hızlı, en objektif ve en doyurucu şekilde ulaştırmak için çalışıyoruz. Yoğun gündem içerisinde sunduğumuz haberlerimizle ve olaylarla ilgili eleştiri, görüş, yorumlarınız bizler için çok önemli. Fakat karşılıklı saygı ve yasalara uygunluk çerçevesinde oluşturduğumuz yorum platformlarında daha sağlıklı bir tartışma ortamını temin etmek amacıyla ortaya koyduğumuz bazı yorum ve moderasyon kurallarımıza dikkatinizi çekmek istiyoruz.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (yorum yapan diğer okurlarımıza yönelik yorumlar da dahil olmak üzere) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık unsurları taşıması durumunda yorum editörlerimiz yorumları onaylamayacaktır ve yorumlar silinecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisinde aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemi içeren yorumlar da yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur. Bu nedenle bu tarz okur yorumları da doğal olarak Haberturk.com yorum sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca Haberturk.com yorum sayfalarında Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu ispat edilemeyecek iddia, itham ve karalama içeren, halkın tamamını veya bir bölümünü kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Yorumlarda markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve herhangi bir şekilde ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmayacak ve silinecektir. Aynı şekilde bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Başka hiçbir siteden alınan linkler Haberturk.com yorum sayfalarında paylaşılamaz.
Haberturk.com yorum sayfalarında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan okura aittir ve Haberturk.com bunlardan sorumlu tutulamaz.
Haberturk.com yorum sayfalarında yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yayınlanan Kullanım Koşulları'nı ve Gizlilik Sözleşmesi'ni peşinen okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Bizlerle ve diğer okurlarımızla yorum kurallarına uygun yorumlarınızı, görüşlerinizi yasalar, saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun şekilde paylaştığınız için teşekkür ederiz.
BU EKRANI KAPATMAK İÇİN TIKLAYIN!