Habertürk
Yerel Haber Hattı 0536 266 79 69
KONUŞMAYI BAŞLAT
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
  • HER DUYGUYA BİR RENK

    Videoda Docter, fikir doğduktan kısa bir süre sonra hangi duyguları dahil edecekleri konusunda kararsız kaldıklarını söylüyor. Psikologların kaç duygu olduğu konusunda fikir birliğine bile sahip olmadığını söylerken, “Bazı araştırmacılar beş duygunun olduğunu söylerken bazıları 14 diyor" ifadesini kullanıyor.

    Anlattığına göre Docter, soruna öncelikle bir sanatçı olarak yaklaşmaya karar verdi. Her duygu için bir renk seçti. Neşe, sarı; Öfke, kırmızı; Hüzün, mavi; Korku, mor ve Tiksinti, yeşil renkle temsil edildi. Psikolog Robert Plutchik'in ‘duygu çarkı’ gibi, araştırmacılar tarafından geliştirilen renkli grafikler de yardımcı oldu bu seçimlere.

  • ÖFKE SANDIĞIMIZ KADAR KÖTÜ DEĞİLMİŞ

    Pixar’ın beyin takımı, animasyonu yaratırken, uzmanlarla konuştuklarında, duyguların ne anlama geldiğine dair anlayışları değişti. Docter, "Her zaman öfkenin daha sonra pişman olacağım, başımı belaya sokan bir şey olduğunu düşünmüşümdür. Mesela trafikte öyle. Sonra fark ediyorsun ki, hayır, bu adaletle ilgili aslında” diyor.

    Her iki filmin ortak yazarı Meg LeFauve, “Çocukken bana kıskanç olmamam gerektiğinin öğretildiğini hatırlıyorum. Ama gerçek şu ki, kıskançlık ve çekememezlik size ne istediğinizi söylüyor. Bunu özellikle kadınlar için yazmak inanılmaz derecede önemli” diye konuşuyor.

    Tüm bunlar, ruh sağlığı profesyonellerinin filmlerde sevdiği şeyi kavramsallaştırmalarına yardımcı oldu: Filmler hiçbir duyguyu kötü göstermiyordu.

  • İlk filmde Riley, ailesinin Minnesota'dan San Francisco'ya taşınmasına alışmaya çalışırken, duygular dünyasının lideri Neşe, Hüzün'e yer buluyor. ‘Ters Yüz 2’de Riley bir ergen olarak karşımıza çıkıyor ve Utanç, Gıpta ve Bıkkınlık gibi yeni duygular onun bedenini dolduruyor. Turuncu renkli ve çılgın saçlı Kaygı, Riley'nin benlik duygusunu yeniden harekete geçiriyor.

    İkinci filmde danışman olarak görev yapan New York Times yazarı ve ergen psikoloğu Lisa Damour, filmlerin "bu rahatsız edici duyguları genel sağlık için gerekli olan fabrika ayarları gibi ele aldığını" söylüyor.

  • KAYGI HAYATA BAĞLIYOR

    Kaygının koruyucu olabileceği, ara sıra aşırı hale gelse bile yararlı ve iyi niyetli olduğu gerçeği, devam filminde verilen önemli bir ders. Damour, bunun kaygısız hayatlar sürmemiz gerektiği yönündeki yaygın düşüncenin tam tersi olduğunu belirterek şunları söylüyor:

    “Çocukların bana ne kadar sık bir şekilde gelip korku dolu bir sesle ‘Sanırım benim kaygım var’ dediklerini anlatamam. ‘Elbette var. Bu noktaya kadar bu şekilde hayatta kaldın’ diyorum ben de.”

    Damour’un “Psikolojik sıkıntı tek başına endişe kaynağı değildir. En çok önemsediğimiz şey, başa çıkmanın kalitesidir” mesajı da önemli. 

    Bunu bir terapi seansına değil de eğlenceli bir hikayeye dönüştürmek, yapımcılar ve senaristler için zorlu bir işti. Özellikle de ilk filmin beklemedikleri şekilde yankı bulmasından sonra...

    ‘Susam Sokağı’nın baş yazarlarından Joey Mazzarino’nun, Ters Yüz’ün yazarlarından biri olan Dave Holstein'e, ‘Kidding’ (Şaka) dizisi üzerinde birlikte çalıştıklarında söylediği söz, Holstein'e rehberlik etmişti: Her acının bir isme ihtiyacı vardır. 

    Holstein, bir sorunu bir karakter olarak görselleştirmenin "bir çocuğun doğrudan acısıyla konuşmasını çok daha kolay hale getirdiğini" söylüyor.

  • Filmin en göze çarpan sahnelerinden biri, Riley'nin buz hokeyi kampında kötü bir oyun oynadıktan sonra panik atak geçirmesiydi. Bu, bir Disney filmi için pek tipik bir durum değil aslında. Ama uzmanlara göre gerçek hayatta küçük çocuklar da dahil olmak üzere yaygın bir durum. Anksiyetesi kontrolden çıkarken ve donup ağlarken, Riley kendini sarmalın dışına çıkarıyor. Sahaya doğru süzülen bir güneş ışığı görüntüsü ve bir sopanın diske vuruşu dikkat çekiyor.

    Psikolog Regine Galanti, "Panik atağı biliyoruz, genellikle zirveye ulaşır ve sonra geçer. Tekniklerden biri, etrafınızdaki şeylere dikkatli bir şekilde odaklanmaktır. İnsanların odaklanmalarına yardımcı olan görüntülerin, seslerin ve daha fazlasının algılanmasıdır. Riley'nin yaptığı da bu” diyerek karakterin gösterilme şeklini onaylıyor. Riley’nin buza geri döndüğünü ve hâlâ sevdiği şeyleri yapabildiğini gösterdiğini belirtiyor.

    ‘Ters Yüz’, eğitimcilerin ve çocuk gelişimcilerin sosyal-duygusal öğrenme olarak bilinen şeye daha fazla dikkat ettikleri, bağlantı ve iletişim becerilerine öncelik verdikleri ve çocukların hassasiyetlerini bastırmak yerine kabul ettikleri bir zamanda geldi.

  • İkinci filmin danışmanı ve ergen psikoloğu Lisa Damour, duyguları kabul etmenin sihirli bir şey gibi olduğunu söylüyor:

    “Bir kişi ‘Üzgün ​​hissediyorum’ derse birdenbire daha az üzgün hisseder."

    Dolayısıyla ‘Ters Yüz’, ailelerin bu sohbetleri çocuklarıyla birlikte yapmalarına yardımcı oluyor. Kişiliğimizi tüm gölgeleri ve karanlık yönleriyle kucaklamamız gerektiği gibi güçlü de bir mesaj veriyor.

    Çocukla iletişim kurarken Ters Yüz’ün renkli duygu karakterlerinden yararlanmanın ebeveyn olarak işimi ne kadar kolaylaştırdığını artık biliyorum. Mesela bir kaygı anında “Hadi, içindeki o turuncu kafanın seni harekete geçirmesine izin ver” diyebiliyorum. Ya da hüzünlü bir anda “Biraz mavi yaratığa zaman tanı, şu an üzgün hissetmen çok normal” cümlesiyle yaklaşabiliyorum.    

Sayfa Yükleniyor..