Habertürk
Yerel Haber Hattı 0536 266 79 69
KONUŞMAYI BAŞLAT
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

Askerlik görevini yaparken hastalık ve benzeri nedenlerle yaşamını yitirenlerin şehit sayılıp sayılmayacağı ile ilgili dikkat çeken bir dava karara bağlandı.

1985 yılında vatani görevini yerine getirdiği Kırklareli 41.Piyade Tugayı’nda uyurken hayatını kaybeden Zeynel Karaköse’nin ailesi, şehitlikle ilgili emsal kararlardan dolayı oğullarının ölümünden 30 yıl sonra Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) başvurdu.

İDARE MAHKEMESİ: ŞEHİT SAYILIR

Başvuruda, oğullarının ölümünün kalp ve dolaşım sisteminden kaynaklı olduğunun belirtildiğini kaydeden aile, tam teşekküllü bir hastanede otopsi yapılmadığını kuruma iletti. Aile, oğullarının ölümünün vazifenin tesiriyle olduğunu iddia ederek kendisinin şehit yani vazife malulü sayılmasını istedi. SGK ise 2018 yılında ailenin başvurusunu reddetti. Karaköse ailesi ise bunun üzerin Ankara 7.İdare Mahkemesi’ne başvurdu. İdare mahkemesi de 2020 yılında verdiği kararla, Zeynel Karaköse’nin kışlada yatağında ölü bulunduğunu ve bu ölümün vazifeden kaynaklı ispat etme yükümlülüğünün de devlete ait olduğunu belitti. Mahkeme, Karaköse’nin vefatında çocukluğunda geçirmiş olduğu romatizma hastalığının kalp kapakçığını hasara uğratmasının gerekçe gösterildiğini kaydetti. Ancak bu durumun kendisinin askerliğe alımında tabi tutulduğu sağlık kontrolünde değerlendirilmesi gereken bir husus olduğunu belitti.

Mahkeme, bu nedenle idarenin sorumlu olduğunu belirterek Zeynel Karaköse’nin vazife malulü yani şehit sayılmasına karar verdi. Kararın ardından Karaköse’nin Kütahya’da bulunan kabri şehitlik olarak düzenlendi. Ayrıca aileye şehit aylığı da bağlandı. Ailenin 2 ferdi de şehit yakınları için tanınan memurluk kadrosuna alındı.

"BEN VE YEĞENİME MEMURLUK HAKKI TANINDI"

Karala ilgili Habertürk’e konuşan Zeynel Karaköse’nin kardeşi Hakkı Karaköse, şunları kaydetti: “İdare mahkemesinin kararının ardından şehitlik aylığı bağlandı. Ayrıca SGK’dan bizi arayıp aileden 2 kişinin devlette memur olarak istihdam edilebileceğini belittiler. Ağabeyimin oğlu yani yeğenim Musa Karaköse ve ben devlette memur olarak çalışmaya başladık. Ben özel sektördeki 16 yıllık işimden ayrıldım ve İzmir İl Tarım Müdürlüğü’nde memur kadrosunda çalışmaya başladım. Yeğenim de Sağlık Bakanlığı’na bağlı Kütahya Pazarlar Toplum Sağlığı Merkezi’nde tıbbi sekreter olarak çalışmaya başladı.”

Hakkı Karaköse ve yeğeni Musa Karaköse
Hakkı Karaköse ve yeğeni Musa Karaköse

İSTİNAF İPTAL ETTİ

“Ancak SGK bir yandan şehitlikle ilgili bizim için bu düzenlemeleri yaparken bir yandan da idare mahkemesinin verdiği kararın iptali için istinaf mahkemesine başvurmuş. Bir süre sonra haberimiz oldu. Yeğenim de ben de yaklaşık 2 yıl gibi bir süre çalıştıktan sonra istinaf kararı çıktı ve ağabeyimin vazife malullüğü kararı yani şehitlik kararı iptal edildi. SGK bize ödenen aylıkları geri talep etti. Biz de bize ödenen şehitlik aylıklarını geri ödemeye başladık. Ayrıca benim ve yeğenimin memurluğu da geri alındı. Her ikimizin de kurumuna hak sahipliğimizi kaybettiğimize dair bir yazı ulaştı."

DIŞ ETKEN TESPİT EDİLEMEDİ GEREKÇESİ

İstinaf mahkemesi olan Ankara Bölge İdare Mahkemesi verdiği kararda, şehitliğin yani vazife malullüğünün iptal edilmesine gerekçe olarak şunları kaydetti: “Her ne kadar mahkemece yapılan ara kararlarına rağmen otopsi raporuna ulaşılamamış / rapor temin edilememiş ise de; rapor ve zabıt varakasında yer alan tespitler ile dosyada mevcut tahkikat raporu ile tanık ifadeleri birlikte değerlendirildiğinde; davacılar murisinin yatağında uyurken kalp-dolasım ve solunum sisteminin akut (ani) olarak durması sonucu vefat ettiği, vefatında herhangi bir dış etkenin tespit edilemediği, ölümünün vazifeden kaynaklandığına ilişkin olarak herhangi bir bilgi veya belge olmadığı bu nedenle ölümünün görevinin neden ve etkisiyle meydana gelmediği sonucuna varıldığından, müteveffanın vazife malulü sayılması isteminin reddi yolunda tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir."

AYM’YE BAŞVURDULAR

İstinaf mahkemesinin kararıyla şehitliğin iptal edilmesinin ardından aile bu kez Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Yapılan bireysel başvuruda şunlar kaydedildi: “Müteveffanın askere alımında değerlendirilmesi gereken hususun, müteveffanın vefatı üzerine ortaya çıkmış ve kamu makamlarının bu konuda gerekli tedbirleri almadığı açık bir şekilde ortadadır. Bu nedenlerle gerekli idari ve yasal tedbirlerin alınmaması gerekçesi ile yaşam hakkı ihlal edilmiştir. Müteveffanın şehit kabul edildiği düşüncesi müvekkillerin acılarını bir nebze dindirmiş, ancak yıllar süren yargılama neticesinde verilen karar müvekkillerin acısını daha da ağırlaştırmıştır.”

Bu haberin seslendirmesi Voiser tarafından yapılmıştır.