Habertürk
Yerel Haber Hattı 0536 266 79 69
KONUŞMAYI BAŞLAT
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

Yaşanan bir cinayette, olay yerinde ve öldürülen kurbanın üzerinde her zaman katili ele verecek bulgular aranır. Elde edilen parmak izleri veya DNA’lar cinayetin çözümünde büyük etki yaratır. Teknolojinin geliştiği dönemlerde her iş yerinde ve tüm sokaklarda rahatlıkla bulunan güvenlik kamera sistemleri ise bu cinayetlerin çözümünü daha da kolaylaştırıyor.

Ancak güvenlik kameralarının yaygın olmadığı geçmiş yıllarda, cinayetlerin çözümü ise hep polisiye filmleri aratmayan çalışmalarla doludur. Özellikle olay yerinde katile ait bir bulgu ve delil yoksa, çözüm ekiplerin inanılmaz becerilerine kalıyordu. Bazen verilen bir eşkal, bazen katilin kullandığı araç renginden veya sıradan bir bilgiden yola çıkarak, cinayetin çözülmesini sağlıyorlardı. İşte bu inanılmaz olaylardan biri de 1997 yılında İstanbul’da yaşandı.

Emekli cinayet uzmanı Erdal Karaman
Emekli cinayet uzmanı Erdal Karaman

BİR CESET BULUNDU İHBARI YAPILDI

İstanbul’a tatil dönüşlerinin yapıldığı eylül ayının ilk günleriydi. Polis merkezine gelen bir ihbar o gün polisi hareketlendirdi. bir ihbara göre, Mahmutbey istikametine giden TEM yoluna yakın bir yerde ceset bulunmuştu. Polis merkezi olayın doğru olup olmadığını tespit etmek için bölgeye ekipleri gönderdi. Kısa bir süre sonra ilçe ekipleri polis merkezine olayın doğru olduğunu telsizle yaptığı anonsla bildirdi. Bu telsiz konuşmasının ardından, polis merkezi ikinci kanala geçerek önce cinayet masası ekiplerini ardından olay yeri inceleme ekiplerini anons ederek acil olarak olay yerine geçilmesini istedi.

BATTANİYEYE SARILI ERKEK CESEDİ

O gün o bölgeden sorumlu olan cinayet masası ekibi hızla olay yerine gitti. Karşılarında battaniyeye sarılı silahla öldürülmüş bir erkek cesedi bulunuyordu. Ancak bu cesedin görüntüsünde garip bir durum vardı. Sanki yüksek bir yerden atılmış gibiydi. Bulunduğu yere yakın üst geçitten giden bir yol da vardı. O gün o cinayet ekibinde görev yapan cinayet uzmanı polis memurlarından biri de Erdal Karaman’dı. Ayrıca ekip komiseri Mesut Gezer ve deneyimli polis memuru Hüseyin Bulut da olay yerinde inceleme yapıyordu.

Emekli cinayet uzmanı Erdal Karaman
Emekli cinayet uzmanı Erdal Karaman

“KİMLİĞİNİ TESPİT ETMEMİZ LAZIMDI”

Erdal Karaman, olay yerinde inceleme yaptıklarını belirterek şöyle konuştu; “Cesedin üzerinde kimlik yoktu. Bizim analizlerimize göre, bu ceset üst yoldan aşağı atılmıştı. Cesedin düşüş şekli ve üst yol üzerindeki görüntü bunu gösteriyordu. Üzerinde kimlik yoktu. 20-25 yaşlarında bir gençti. Tabii o dönem yol üzerlerinde kamera sistemi yoktu. Plaka tanıma sistemi yoktu. O yüzden üst yoldan hangi araçlar geçildi ve kim attı, bunları bulmak için kimliğini tespit etmemiz lazımdı. Bunun için de alınan parmak izinden bir şey çıkar diye umduk. Ve tabi kayıp başvurularına bakacaktık.”

KİMLİĞİ SABIKALI BİRİNE ÇIKTI

Kayıp başvurularına baktıklarını anlatan Karaman, bu eşkale benzer bir kayıp başvurusu olmadığını söyleyerek, "Kayıp başvurularına bakıyorduk belki yeni başvuru gelir diye bekledik. Yok gelmedi. Ancak olay yeri incelemenin aldığı parmak izi bizi hareketlendirdi. Öldürülen kişi sabıkalı çıkınca parmak izi sayesinde kimliği belirlendi. Cesedi atılan kişi hırsızlıktan sabıkalıydı. Adresini bulduk” dedi.

AİLEDEN ŞOK EDEN AÇIKLAMA

Ailesine haber vermek için evlerine gittiklerini anlatan Karaman şöyle devam etti: “Ekip şefimiz komiserimiz Mesut Gezer eşliğinde maktulün ailesinin evine gittik. Önce aileye öldüğünü söylemedik. Alıştırarak söylemek istedik. Bir de aile neden kayıp başvurusunda bulunmamıştı o bizim garibimize gitmişti. Biz aileye çocuğunun nerede olduğunu sorduk. Aileden şoke eden bir cevap aldık. Bize 'oğlumuz Kıbrıs’ta asker' dediler. Biz bunu duyunca şaşırdık ancak mümkün değil tabii parmak izinde ölen çocuğun bu çocuk olduğunu biliyorduk. Biz de onlara öldürülen bir gencin kimliği sizin oğlunuza çıktı dedik. Ancak aile inanmadı çocuklarının askerde olduklarını yinelediler."

CESEDİ GÖRÜNCE İNANDILAR

Ailenin inanmadığını söyleyen cinayet uzmanı Erdal Karaman, o günü şöyle anlattı: "Tabii cenazenin aileye teslim edilmesi lazımdı. Zaten bir iki gün gecikse kimsesiz mezarlığına gömülecekti. Cenazeyi görünce inandılar. Onların anlatımlarına göre, kısa bir süre önce telefonla görüşmüşlerdi. Biz tabii doğal olarak aileyi de mercek altına aldık. Cinayetle bir bağlantıları var mı yok mu? Ama emareler onu göstermiyordu. Gerçekten bu maktulün Kıbrıs’ta asker olup olmadığını öğrenmemiz lazımdı. Ailenin doğru söyleyip söylemediğini öğrenmemiz gerekiyordu. O dönem öyle sisteme gir kişi askerde mi değil mi göremezdik. Yazışmalar aylar sürecekti.”

KIBRIS’A AKRABASI GİBİ ZİYARETE GİTTİ

Ailenin açıklamasının doğru olup olmadığını ve askerse gerçekten orada neler yaşandığını öğrenmek için bir şeyler yapılmalıydı. Genç komiser Mesut Gezer ve ekibi gece gündüz bu konu üzerinde çalışıyordu. Hiçbir görgü tanığı yoktu. Komiser Gezer ve ekibi, bir plan yaptı. Plana göre, öldürülen kişinin kardeşiyle Kıbrıs’a gidilecek ve maktulün askerlik yaptığı yere gidilerek yerinde tespit yapılacaktı. Verilen karar üzerine, maktulün kardeşi ile ekipten bir kişi akrabası diye Kıbrıs’a gitti. Asker ziyareti saatinde kışlaya giden polis memuru ve maktulün kardeşi, şok gerçekle karşılaştı.

3 AY ÖNCE ASTSUBAY İLE FİRAR ETMİŞTİ

Maktulün 3 ay önce askerden firar ettiği bilgisine ulaştılar. Maktulle birlikte bir astsubayın da firar ettiği söylendi. Ancak astsubayın isim ve soy ismini öğrenememişlerdi. Çünkü bilgi veren rütbeli, astsubayın ismini söylememişti. Maktulün kardeşi ile cinayet uzmanı Kıbrıs’tan İstanbul’a dönerken, birçok soru ortaya çıkmıştı. Bir astsubay neden firar eder? Gerçekten ikisi birlikte mi kaçtı? Cinayeti astsubay mı işledi? Astsubay kimdi ve nerede kalıyordu? Tüm bunların cevabı cinayet Masasının o müthiş ekibinin yaptıkları çalışmalarla verilecekti.

"HIRSIZ ARKADAŞLARINI DİNLEDİK"

Ellerinde artık az çok bulunan bu bilgilerle yola çıktıklarını anlatan cinayet uzmanı Erdal Karaman, şöyle devam etti: “Aileyi eledik. Maktulün arkadaşlarını mercek altına aldık. Acaba bu astsubay da öldürülmüş müydü? Onu da düşündük. Bunun için yelpazemizi genişlettik. Maktulün çevresini araştırdık. Hırsız arkadaşlarıyla tek tek görüştük. Ama bir şeye ulaşamıyorduk. Bir gün yine o dönem komiserimiz olan Mesut komiserimizle, bunun arkadaşlarının takıldığı kahvehaneye gittik. Onlar da sabıkalı hırsızlardı. Biz bir yandan astsubayı da arıyorduk. Ancak hiç kimse astsubayı gördüğünü söylememişti. Komiserim maktulün arkadaşlarına birkaç soru sordu. Hepsinin ağzı sıkıydı ve bilmiyoruz görmedik astsubayı tanımıyoruz gibi şeyler söylediler. Biz oradan ayrılırken komiserim onlara cinayet masasının telefonunu vererek eğer bir şey duyarsanız ya da söylemek istediğiniz bir şey varsa beni bu numaradan arayın dedi ve ayrıldık.”

ARABANIN ARKASINDA “KOMUTAN’ YAZIYORDU

Çalışmalarına geri döndüklerini anlatan cinayet uzmanı Karaman bir gün sonra Mesut komiserlerine önemli bir bilgi geldiğini belirterek şunları kaydetti: "Bir gün sonra cinayet masasını arayan biri Mesut komiserimizi istedi. Açan kişi o gün kahvehanede görüştüğümüz kişilerden biriydi. Bu kişi komiserimize ‘Komiserim o gün korkudan söyleyemedim. Bu anlattıklarımı da kimse bilmesin, bu İrfan, bir astsubayla takılıyordu. Bir kere arabasını görmüştüm, beyaz renkli arkada da komutan yazıyordu. Plakayı hatırlamıyorum. Ama şu bölgede olan benzinlikte benzin alırlar başka yerde almazlar' dedi. Mesut komiserimiz hepimizi topladı. Ve bu gelen bilgi üzerinde çalışmamız gerektiğini söyledi."

BENZİNLİKTE GÜNLERCE PUSUYA YATILDI

Cinayet Masasının elinde artık bir araç markası vardı ve aracın arkasında ‘Komutan’ yazıyordu. Bu bilgiler İstanbul Emniyeti Cinayet Masası'nın dedektifleri için çok önemliydi ve şüpheliye ulaşılacak bilgilerdi. Hemen oturup planlar yapıldığını anlatan Erdal Karaman şöyle devam etti: "Bu aracı bulmamız gerekiyordu. Peki ne yapmamız lazımdı? Tabii bu gelen ihbara güvenmemiz lazım. Astsubayın ismini bilmiyoruz araç plakasını bilmiyoruz. Şöyle bir plan yapılmaya karar verildi: Arkadaşlarımızdan bir iki kişi o benzinlikte pusuya yatacaktı. Ve bunun için harekete geçildi. Bizim sivil araçlarımız dikkat çekebilir diye benzin istasyonuna yakın bir yere kamyon getirmiştik. Kamyonun içinde pusuya yatıldı. Birkaç gün geçti ses seda yoktu.”

“KOMİSERİM ADAMI ALDIK”

Karaman, ekip arkadaşlarının sabırla beklediğini vurgulayarak verilen emeğin detaylarını şöyle anlattı: “Ben Mesut komiserimleydim. Bir başka yerdeydik. Pusuda bekleyen arkadaşlarım Mesut komiserimizi aradı. 'Komiserim malum şahsı yakaladık. Aracının arkasında aynen komutan yazıyor' dedi. Ayrıca kendilerine direndiğini de söyledi. Hemen harekete geçtik. Aradığımız adamı günler sonra bulmuştuk. Bulduğumuz kişi doğru kişiydi. Kıbrıs’ta maktulle firar eden astsubaydı. Ve üzerinde cinayette kullanılan silah da vardı."

ASKERİ SAVCILIĞA TESLİM EDİLDİ

1997 yılında yakalanan bir askerin yargılanmasını askeri savcılık yapıyordu. Elde edilen bilgilere göre, askerde birlikte kaçan maktul ve astsubay İstanbul’da suç dünyasına girmişti. Yaşanan bir anlaşmazlık üzerine maktulü öldüren zanlı, kimliği tespit edilmesin diye battaniyeye çıplak sararak, kendi aracıyla geldiği üst yoldan cesedi aşağı atmıştı. Yapılan balistik incelemede, astsubayın üzerinden çıkan tabanca, maktulün vücudundaki kurşunla eşleşti.

Sokak polisliğinden yola çıkılarak olay çözülmüştü. Elde edilen ‘komutan’ yazısı cinayeti çözecek zincirin ilk halkası olmuştu. Polisiye filmleri aratmayan bir çalışmayla çözülen bu cinayetin zanlısı, polis ekipleri tarafından o dönem Hasdal Kışlası’nda bulunan askeri Cumhuriyet savcılığına teslim edildi. O dönemin komiseri şimdinin baş polis müfettişi olan Mesut Gezer, ekibi Hüseyin Bulut ve Erdal Karaman ile birçok önemli olayı çözerek Gayrettepe Cinayet Masası'nın efsane isimleri arasına girecekti.

Bu haberin seslendirmesi Voiser tarafından yapılmıştır.