"İÇİMDE O KADAR DERİN ACISI VAR Kİ"
• Ne yazık ki 6 Şubat 2023’te büyük bir felaket yaşadık. Hatay'da akrabalarını ve arkadaşlarını kaybettin. Hem onların kaybı hem de doğup - büyüdüğün mahallenin, anılarının yitip gitmesi psilolojini nasıl etkiledi?
Belki depremde Antakya’da değildim İstanbul’daydım ama o fay, mutlaka senin yüreğini, senin ruhunu da yerle bir ediyor. Evet, ölüm hayatın bir parçasıdır, ölüm diye bir gerçek var. Bunu algılayabiliyorsun ama şunu hiç hesaplayamıyordum; Antakya tarihiyle ilgili çok okurdum, 6 defa batmış, depremler olmuş… Bu olayın Hatay’ın daha verimli ve daha güzel zamanlarını yaşayacağımız bir zamana denk gelmesi bir kere çok büyük bir şaşkınlık, çok büyük bir üzüntü, çok büyük bir acı. İçimde o kadar derin bir acısı var ki, çözemiyorum. Artık arkadaşlarıma, çocuklarıma, aileme, dostlarıma ya da insanlara anlatacağım bir sokağım, bir hikâyem yok. Hikâyeler de gitti. On binlerce insanın yaşamı orada bitti, gitti... Çok derin, çok önemli insanlar gitti. Antakya bir kültür şehriydi. Hâlâ şu anda o koşullar içerisinde, yine orada ayakta kalmaya çalışan, yaşamaya çalışan insanlar var. Biz şimdi burada konuşuyoruz ve ne kadar konforlu bir alanımız var ama o insanların her şeyleri bitti ve her şeye rağmen o topraklarda var olmaya, o topraklarda yaşamaya ve Antakya’yı yaşatmaya çalışıyorlar. Bütün bunları düşündüğüm zaman, çok dürüst söyleyeyim, normal yaşayamıyorsun. Arkadaşlarım bana; “Sen ne kadar asosyal oldun” diyor. Çünkü yas tutma duygusu değerli bir duygudur. İnzivaya çekilmekten bahsetmiyorum. O duyguyu yaşamak, o empatiyi kurmak, onlarla duygudaşlık yapmak, en azından beni biraz daha rahatlatıyor. Şu anda bizdeki en büyük sorun; empati sorunu. Tabii ki dünyada çok büyük olaylar, savaşlar var. Bir Gazze olayı var ki çok üzücü, hakikaten çok üzücü, yüreğim parçalanıyor ama Antakya’da ya da o civarlarda olan insanlar da çok zor koşullarda yaşıyorlar. Ona da bakmakta fayda var.