"222 TANE AFİŞ VERDİM"
• Biliyoruz ki komedi yapmak zordur. En zor türün komedi olduğu, insanları güldürmenin zor olduğu söylenir. Ne var ki komedi filmleri, film festivallerinde yer almıyor ve komedi filmlerinin senaristleri, yönetmenleri, oyuncularının performansları değerlendirilmiyor. Bu haksızlık değil mi? Sen bu konuda neler düşünüyorsun?
Somut filmlerden gidecek olursak; geçmişte Louis de Funès, Fransız sinemasında çok önemli işler yaptı. Jim Carrey’nin komedi filmleri bence muazzam. Bir de nasıl bir gülmece olduğuna bakmak lâzım. Bunların birçok türü var; absürt türü var, çok sulu zırtlak olanları var. Baktığınız zaman, ‘Hayat Güzeldir' tebessüm ettiren bir filmdir ama dünyanın en güzel filmidir. Aslında bir savaş filmidir. Bir savaş filmi içerisinde bir babayla çocuğun hikayesini anlatır. Sizi an be an güldürür ama öyle bir yerde bir ters köşe yapar ki kalakalırsınız. Üstat Şener Şen’in son dönemki filmlerine bakalım, tebessüm edersiniz. ‘Züğürt Ağa’ filmini ele alın, çok değerli ve çok keyifli filmlerdir. Bahsettiğimiz bu tarz filmlere trajikomik filmler diyoruz biz, bu anlamda o filmler çok başarılı ama diğer taraftan da daha çok piyasa refleksiyle yapılan filmler var. Piyasa refleksiyle yapılan filmler de izleyicilerde belli bir karşılık buluyor ama onlardan o kadar çok üretiliyor ki hangi platformdaysa yerini alıyor. Sevgili Türker İnanoğlu, ona da sağlıklar diliyorum, ‘5555 afişle Türk Sineması’ diye bir kitap hazırlamıştı. Ben de onun içerisine 222 tane afiş vermiştim. 5555 tane afiş bakmıştım orada, o filmlerin içerisinde neler var neler... Şimdi sorsan, sinefiller haricinde, birkaç tanesini bile zor hatırlarız. Kalıcı olmak başka bir şey. Dediğim gibi, özünde sağlam bir gülme duygusu, sağlam bir hikayesi olan bu işler bin yıl sonra da yine gündemde olacak ve unutulmayacak. Biz yine onlara gülmeye devam edeceğiz.