"HİKÂYE ASIL DEPREMDEN SONRASIDIR"
• Depremden etkilenen şehirler ve depremzedeler için herkes elinden geleni yapmaya çalışıyor. Sen özellikle ne yapılmasını umarsın, tavsiye edersin?
Birincisi; orada yaşayan çocukların tez elden yaşam koşullarını bir şekilde iyileştirmek gerekiyor. En azından çok acil olarak, bir türlü faaliyete geçemeyen havaalanının faaliyete geçmesi gerekiyor. Öyle ya da böyle en çabuk yol şu anda havayolu. İrtibatı çok hızlandıracaktır. Çocukların orada anlık faaliyetlere değil, sürekli sosyalleşebilecekleri alanlara ihtiyaçları var. Sinema ve tiyatrolara ihtiyaç var. Bunlar çok önemli. Ben sanatın çok iyileştirdiğini düşünüyorum ama sürdürülebilirlik önemli. Bununla ilgili görüştüğümüz arkadaşlarımız var. Benim de oradaki evim yıkıldı, biz de bekliyoruz şu anda ama ben İstanbul’da yaşıyorum ve benim bir önceliğim yok ama orada önceliği olan insanlara yaşam koşullarının sağlanması gerekiyor. Bir de sosyalleşme alanlarının artırılması gerekiyor. Benim bu konuda aklıma gelen kendi mesleğimle ilgili sinema ve tiyatro çok önemli. Yaşam alanlarının, kafelerin, çarşıların yapılması gerek. Hayat böyle böyle başlayacaktır. İnsanların temas etmesi gerekiyor. Çünkü bu olaydan 11 il etkilendi. Sivil toplum kuruluşları çok değerli işler yapıyor. Benim bildiğim altı - yedi tane sadece Antakya özelinde çalışan ama uluslararası anlamda da çok doğru işler yapan örgütler var. Bu anlamda, hikâye asıl depremden sonrasıdır. Bu hikâye de uzun süreli olur. Bizim şu anda Orta Doğu’da lider ülke kimliğine soyunmak gibi bir iddiamız varsa bence bunu tesis edecek yer ortada. Ben hep aynı şeyi söylüyorum; bunu Antakya’da tesis edin. İnanın bana dünya barışı için, dünya kardeşliği için, iyilik için çok çok önemli adımlar atılmış olur. Tabii ki oradaki camiler yapılsın, kiliseler yapılsın ama orada o hayatı nasıl aşılayacağımızı, nasıl enjekte edeceğimizi konuşmak gerekiyor. Bunları uzun süre konuşmak gerekiyor ve bir yandan da ivedi ihtiyaçları gidermek gerekiyor. Gördüğüm, duyduğum ve yaşadığım kadarıyla barınma ihtiyacı had safhada. Bir sene oldu ama hâlâ ihtiyacı olan çok fazla insan var. Konteynırlarda yangınlar çıkıyor ve çocuklar ölüyor. Sürdürülebilir bir hayat lâzım. Mesela, tarım desteklensin. Şehri inşa etmekten öte orada o hayatı cezbedecek noktalar varsa o noktaları beslemek gerekiyor. Ben sürdürülebilir sanata çok inanıyorum. Ayrıca çizilmiş projeleri de gördüm. O projeler de hayata geçirilirse onlara keyif olacaktır ama dediğim gibi, sivil toplum kuruluşlarıyla devlet bir şekilde ortak hareket etse, edebilse... Çünkü hep münferit hareketler oluyor ve herkes bir yerden bir şeyi tutmaya çalışıyor. Biraz daha toplu hareket edilebilse daha verimli olabilir. Dediğim gibi çok zor, bir şehri inşa etmek, insanlığı inşa etmek gibi bir şey oluyor. Bence barışı da çok güzel bir şekilde inşa edecektir. Çünkü orada birçok medeniyet var; Türk var, Yahudi var, Alevi var, Sünni var, Kürt var. Herkes var... Orada birçok etnik grup karışmış durumda. Onları bir araya getirebilecek yılların şehrini inşa etmeyi başarırsak büyük bir iş başarmış oluruz.