Habertürk
Yerel Haber Hattı 0536 266 79 69
KONUŞMAYI BAŞLAT
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
  • The Witch: A New England Folktale (2015)

    Film, 1630'ların New England'ından bir dinsel fanatizm öyküsü anlatıyor. Dindar baba, ailesiyle bağlı bulunduğu cemaatten koparak tüm insanlardan uzakta, ormanın ıssızlığında yeni bir hayat kuruyor ama bir süre sonra uğursuzluklar başlıyor... Yönetmen Roger Eggers'in kurduğu gerilim atmosferine hayran kalmamak mümkün değil. Orman son derece tekinsiz bir dünya olarak çiziliyor: Sesler ürpertici ama neler olup bittiğini anlamak pek kolay değil... Filmin hangi noktasından itibaren olup bitenleri karakterlerin zihninin içinden algıladığımızı çözemiyoruz. Tek anladığımız, olayların giderek kontrolden çıktığı... Kötülüğün, tehdidin kaynağının belirsizliği giderek daha rahatsız edici bir hal alıyor... Alt metinleri itibarıyla, keskin bir püritanizm, dini fanatizm ve batıl itikat eleştirisi içeren film, çocukların bağnazlığın esiri olmasını anlatıyor aslında. Filmin olayları, çocukların algıladığı gibi yansıtması boğucu ve rahatsız edici. Son yılların en orijinal korku filmlerinden biri...

  • Under the Shadow (2016)

    Film, 1980'li yıllarda İran – Irak Savaşı sırasında, füze saldırısı altındaki Tahran'da bir apartmanda geçiyor. Solcu geçmişi nedeniyle tıp okuması yasaklanan Şide, kocasının orduya katılmasının ardından küçük kızıyla evinde yalnız kalır. Kızının çok sevdiği bebeğinin kaybolmasıyla evin içinde gerçek mi hayal mi olduğunu anlayamadığımız olaylar başlar... İran kökenli yönetmen Babak Anvari'nin Farsça olarak Ürdün'de çektiği düşük bütçeli film, sakin bir açılışın ardından giderek daha da ürpertici oluyor. Sadece pahalı özel efektler olmadan, babadan kalma eski usul tekniklerle de korku gerilim filmi çekilebileceğinin açık bir kanıtı... Hikâyenin giderek önemini kaybettiği, birbirine benzer korku filmi formatlarının ufak tefek değişikliklerle sürekli karşımıza çıktığı bir sinema ortamında mütevazı, anlamlı ve yaratıcı bir girişim...

  • Kapan (2017)
    (Get Out)

    Genç fotoğrafçı Chris, sevgilisi Rose'un ailesini ziyarete gider. Ailenin konukseverliği, sadece Chris'i değil, bizi de rahatlatmaz. Ormanın içinde, dış dünyadan izole edilmiş o büyük evde Chris, Armitage Ailesi'nin gücü karşısında kendini yalnız ve savunmasız hisseder. Ailenin liberal söylemi, derinlerdeki ırkçılığı örtbas edemez. Ayrıca Afrika kökenli bahçıvan ve hizmetçiyle birlikte bütün evde kölecilik dönemini hatırlatan bir ortam vardır. Annenin ipnotizmacı bir psikoterapist olması, Chris'i daha da rahatsız eder. Kendini güvende hissetmez. Üstelik ailesiz büyümüş, çocukken travma geçirmiş biridir. Tıpkı yolculuk sırasında kazaya kurban giden geyik gibi, olmaması gereken bir yerde olduğunu düşünür. Hikâye günümüz ABD'sindeki ırk ayrımcılığından ve beyazların Afrikalı Amerikalılar üzerindeki bedensel sömürülerinden kaynaklanan sorunlar üzerinden şekilleniyor. Jordan Peele, ilk yönetmenliğinde derinlerdeki korkuları açığa çıkarabilme ve filmin görsel malzemesi yapma konusunda gerçekten iyi iş çıkarıyor.  ‘Kapan’ ince bir mizahla gerilimi iç içe geçirmeyi başarıyor.

  • Ayin (2018)
    (Hereditary)

    Film, ölümün geride bıraktığı bir kasvet duygusuyla açılıyor. Ev, tekinsizliğinden ziyade, ormanın içindeki yalnızlığı, büyüklüğü ve daha çok da taşıdığı geçmişle ürpertiyor. Annie'nin ölen annesinden kalan sandığı ve doğaüstü olaylarla ilgili kitapları kurcalamadan kapatması, “bazı şeyler”i geçmişte bırakmak isteğinin göstergesi... Ama odanın içinde karanlıkta bir anlığına beliren o silüet, bunun kolay olmadığını sezdiriyor. Asıl ürpertici olansa, Annie'nin grup terapi seansında düz cümlelerle özetlediği aile geçmişi... Yönetmen Ari Aster'in, kameranın Annie'ye yaklaştığı tek bir uzun planda çektiği bu sahnede doğaüstünün tekinsizliği değil, şizofreni, uyurgezerlik, travma ve acılar korkutuyor bizi. Evin küçük kızı Charlie'nin mutsuzluğu, ürpertici yalnızlığı da öyle... Ari Aster, aile dramını 1970'lerin korku filmleri gibi çekerek, karakterlerin depresyonunu bir karabasan haline getiriyor. Filmin üçte ikilik ilk bölümü, bir ailenin mutsuzluğunun içinde kilitli kalmanın kasvetiyle geçiyor. Öyle ki bazı durumlarda geçmişin ve kalıtsal olanın doğaüstünden çok daha korkunç olabileceğini düşünüyorsunuz. Ama son üçte birlik bölümünde film, tonunu ve yapısını değiştiriyor.

  • Mandy (2018)

    Dünya prömiyerini 2018’de Sundance Film Festivali’nde yapan ve çok olumlu eleştiriler alan ‘Mandy’ saykodelik bir korku – aksiyon filmi olarak niteleniyor. Panos Cosmatos’un yönettiği film, dağlık ormanlık bölgede insanlardan uzakta sakin ve mütevazı bir hayat sürdüren çiftin dini bir tarikat nedeniyle yaşadıkları korkunç deneyimlere odaklanıyor. Çılgın, tuhaf ve çok özgün bir korku filmi olarak görülen ‘Mandy’de Nicolas Cage, başrolü Andrea Riseborough ile paylaşıyor.

  • Sessiz Bir Yer (2018)
    (A Quiet Place)

    John Krasinski’nin yönettiği ve başrolünü Emily Blunt ile paylaştığı ‘Sessiz Bir Yer’ adlı gerilim, insanlar için ses çıkarmanın ölüm anlamına geldiği bir dünyada geçiyor. Film, kıyamet ortamında, rafların altüst edildiği büyük bir mağazada açılıyor. Daha ilk andan, yaşanan felaketin sesle ilgisi olduğu anlaşılıyor. Mağazayı terk eden üç çocuklu ailenin dönüş yolculuğunda, ses çıkarmanın neden ölüm anlamına geldiği netleşiyor: Ses çıkardığınız an, canavarlara yem olduğunuz bir dünya bu… ‘Sessiz Bir Yer’, sese duyarlı canavarların nereden ve nasıl geldiğiyle ilgilenmiyor. Dünyanın geri kalanında olup bitenler de görüş alanımızın dışında kalıyor. Bütün film, bir Amerikan ailesinin sessiz kalarak hayatta kalma mücadelesi üzerine kurulu… Senaryoya da katkıda bulunan yönetmen John Krasinski, sese duyarlı canavarlarla aile arasındaki mücadeleyi baştan sona ilgiyle izlenen bir korku gerilim filmine çevirmeyi başarıyor.

  • Azize (2019)
    (Saint Maud)

    Dinine bağlı bir Katolik olan Maud (Morfydd Clark), İngiltere’deki bir kıyı şehrinde bakıcı olarak çalışır. Yeni hastası Amanda (Jennifer Ehle), ABD kökenli eski bir dansçı ve koreograftır. Amanda, lenfoma hastalığının dördüncü aşamasındadır. Maud, Tanrı tarafından ateist Amanda’nın ruhunu kurtarmakla görevlendirildiğine inanır. Psikolojik olarak çok zor günler geçiren Amanda onun inancından etkilenir. Ama Maud, Amanda’nın ruhunu kurtarma konusunda giderek daha saplantılı davranmaya başlar… Rose Glass, senaryosunu da yazdığı ilk uzun konulu filmiyle önce Toronto Film Festivali’ne kabul edilir. Ülkesinde aldığı olumlu eleştirilerin ardından BAFTA ödüllerine iki dalda aday olur. Film, Glass’ın Douglas Hickox Ödülü’nü kazandığı İngiliz Bağımsız Film Ödüllerinde ise 17 adaylıkla rekor kırar. Pandemi dönemi nedeniyle birçok ülkede gösterime girememesine rağmen psikolojik korku türünün başarılı bir örneği olarak ses getirmeyi başarır.

  • Sator (2019)

    Hafıza kaybı sorunları yaşayan Nani, Sator adlı doğaüstü bir varlığın kendisiyle konuştuğuna ve bir şeyler yazdırdığına inanır. Nani’nin ailesinin ciddi sorunları vardır. Kızı gizemli şekilde kaybolur ve torunu Adam, Sator’u aramak üzere ıssız ormandaki bir kulübede köpeğiyle tek başına yaşamaya başlar. Adam, bölgedeki vahşi yaşamı kaydeden kamera görüntülerini izler. Erkek kardeşi Pete ara sıra onu ziyaret ederken kız kardeşi Deborah aileyi toparlamaya çalışır.  Sator’un takipçilerinin kulübeye uğramasıyla olaylar gelişir… Jordan Graham’in yazıp yönettiği bu Amerikan bağımsız filmi, belirsizlikle dolu finaline rağmen özellikle görsel atmosferiyle eleştirmenlerden yüksek puanlar almayı başarır. 

  • Soft & Quiet (2022)

    Anaokul öğretmeni Emily, ‘Aryan Birliği Kız Kardeşleri’ adı altında bir grup oluşturarak ilk toplantıyı organize eder. Sadece beyaz kadınların kabul edildiği grup, göçmenlere, azınlıklara, Yahudilere, feministlere ve ayrımcılık karşıtı her tür harekete karşıdır. Bir araya geldikleri kiliseden rahip tarafından kovulunca Emily, toplantıyı evinde sürdürmek ister. Eve giderken gruptaki kadınlardan birinin sahip olduğu markete uğrarlar. Emily orada karşılaştıkları Asya kökenli iki kız kardeşle aralarındaki gerilimi giderek tırmandırır ve olaylar hiç beklenmedik noktalara gelir… İlk uzun konulu filmini yazan, yöneten ve yapımcılığını üstlenen Beth de Araújo, popüler korku filmleriyle tanınan Blumhouse Productions şirketinin desteğini almayı başarmıştı.

Sayfa Yükleniyor..