Habertürk
Yerel Haber Hattı 0536 266 79 69
KONUŞMAYI BAŞLAT
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
  • Türkiye'de kuraklık nedeniyle çok sayıda göl, dere ve çayın kuruması sonrası o noktalarda yaşayan, üreyen ve beslenen türlerin de yok olduğunu kaydeden Kılıç, "Bu türlerin büyük çoğunluğunu eğer yağış rejiminde olağanüstü bir değişiklik olmazsa herhalde birkaç yıl içinde kaybedebiliriz. Kar yağarsa o zaman oldukça iyi. Ama kar yağışı olmaz, yağmurlarda da böyle az devam ederse o zaman su türlerimizde, memeli hayvanlarımızda besin bulamamaktan dolayı ciddi azalma olacak." dedi.

  • Ağaçlandırma çalışmalarıyla yağış rejiminde yaşanacak düzelme ve toprağın su tutma kapasitesinde meydana gelebilecek artışla hem ormanların hem de canlı türlerinin kurtarılabileceğine değinen Kılıç, ekili alanların havadaki nemi artırarak yağışlara katkıda bulunduğundan, bu durumun da canlı türlerinin yaşamına olumlu yansıdığını anlattı.

  • Kılıç, biyolojik türlerin korunmasına yönelik alınabilecek önlemleri şu şekilde sıraladı:

     

    "Özellikle koruma bölgelerini artırmamız lazım. Pek çok bölgemizde, ilimizde tabiatı koruma alanları ve milli parklar var. Yerleşim yerlerinde, şehirlerde, ilçelerde bu alanları artıracak olursak bu doğal türlerimizin barınabileceği deyim yerindeyse vahalar oluşur. Biyoçeşitlilik bir yerde fazlaysa orada salgın hastalıklar az olur. Bir diğer önemli husus özellikle şehirlerde ağaçlandırma ve çalı formunda bitkilerin ön plana çıkması lazım. Çim veya çiçekten vazgeçmemiz gerekiyor çünkü bunlar çok su istiyor ve biyoçeşitliliğe pek katkıları olmuyor. Halbuki ağaç ve çalı formlu bitkiler şehirde yoğun olarak bulunursa şehirlerde daha az su sarfiyatı olur. Bizim suyu da kirletmememiz lazım. Sanayide, evsel atıklarda arıtma olmadan asla bunların nehre, göle, denize bırakılmaması lazım. Biyolojik türlerimizi yaşatmak istiyorsak suyun kalitesinin bozulmaması lazım. Eğer su temiz olursa bu türler daha az sorunla karşılaşacaklardır."

Sayfa Yükleniyor..