Göletin kenarları yosun ve tarım ilaçlarının atıkları ile kaplandı. Gölete gelen kuşlar, temiz olan noktalarda beslenmeye başladı.
Göletin yüzde 50 oranında su kaybettiğini belirten Biyoçeşitlilik ve Çevre Koruma Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Kılıç, "Dicle Üniversitesi Kampüsü'nde bulunan Kabaklı Göleti, son yıllarda yaşanan kuraklıktan dolayı suyunun yüzde 50'sini kaybetti" dedi.
Alanda buharlaşmanın etkisinin de çok büyük olduğuna dikkat çeken Ahmet Kılıç, "Buharlaşma aşırı miktarda ve yağış da maalesef yeterli değildir. Ondan dolayı göletin yarısından fazlasında su artık bulunmuyor. Burada yüzlerce kuş ve bu kuşlara ait binlerce bireyi tespit ettik. Burası deyim yerindeyse bir kuş cennetiydi. Hala kurtarılma şansı var. Fakat tedbir alınması lazım" diye konuştu.
Çiftçilerin bilinçsiz tarım ilaçları kullanmalarının da önlemesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Kılıç, "Çevre tarlalarında kullanılan tarım ilaçları gölde maalesef birikim yapıyor ve bunun etkilerini de çekilen video ve resimlerde görüyoruz. Canlıların yaşayabileceği dozun çok üstünde kendini göstermektedir. Maalesef kıyıya da yoğun olarak bu tarım ilaçları ve onlardan kaynaklanan köpük geliyor. Bundan dolayı kuş cennetini maalesef kaybetmek üzereyiz" şeklinde konuştu.
Prof. Kılıç, "İlgililerin bu konuda hassasiyet gösterip, gölete su takviyesi yaparlarsa burayı kurtarma şansımız var. Aksi takdirde yalnızca kuşlar açısından değil, biyoçeşitlilik açısından çok önem arz eden Kabaklı Göleti'ni kaybedeceğiz" ifadelerini kullandı.
Kabaklı Göleti'nin kurtarılması için acilen su takviyesinin yapılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Kılıç, "Her geçen gün kuraklık şiddetlendikçe buna benzer göletleri, dereleri, çayları ve daha büyük su sistemlerini kaybedeceğiz. Bu yüzden ilgililerimizin su biriktirme konusunda çabalara destek vermeleri lazım. Böyle nadide yerlere su takviyesi yapmaları lazım" dedi.
"El birliğiyle bu sorunun üstesinden gelinebileceği düşünülmektedir" diyen Prof. Ahmet Kılıç, şunları söyledi: "Vatandaşlarımızın duyarlılığıyla ilgililerin görevlerini yapması ile bu sorunların üstesinden geleceğiz. Aksi takdirde biyoçeşitliliğin olmadığı yerlerde insanların yaşamdan verim alabilme imkanı olmayacaktır. Ülkemiz çok farklı habitatları bünyesinde barındırıyor. Maalesef kuraklık bu yerleri olumsuz etkilemektedir. Bu yüzden bizim de akıl ve bilimle, bilim insanlarının önerdiği çözüm önerilerini yapma durumundayız. Aksi takdirde zor günler bizleri bekliyor" dedi.
