Elinde kaşıkla çocuk peşinde koşan aşırı ısrarcı bir anne olmadım. Ama bizim ufaklık, tabağındaki yemeği yese fena olmazdı tabii. “Hadi son bir kaşık” diye minik ısrarlarım hiç olmadı değil.
“Arkandan ağlar ama” dediğimde, küçük bir surattan olanca büyük bir ‘alay’ rüzgarı yüzüme yüzüme vurdu. Tamam, bu da tutmadı.
Dolayısıyla “Tabağında kalan pirinç sayısı kadar çocuğun olur” masalına hiç girmedim bile…
Nerede o eskinin saf nesli bizler, nerede şimdikiler azizim…
Hayatımın çocukla devam ettiğim yolculuğunda öğrendiğim önemli bir şey var: Bebekken püre ya da çorba kıvamında yedirebildiğini yedir, büyüyünce zaten damak tadı gelişiyor ve çocuk sadece kendi istediği yemeği yiyor.
İşte o ‘istediği yemek’, benim de istediğim yemek olursa değmeyin keyfime…
Bir annenin, çocuğu yedikçe büyük bir memnuniyet, rahatlama ve doygunluk hissiyle nasıl da dolup taştığını ‘anlayamazsınız’ (Anneler hariç)!
Biliyorum, pek çok ebeveyn, ki çoğunlukla anne, çocuğu yemek seçtikçe, tek tip gıdayla beslendikçe, “Ben nerede hata yaptım” demekten kendini alamıyor. Ama aslında ebeveynlerin kendilerini suçlamamaları gerekiyormuş. Çünkü araştırmalar, ‘yemek seçme’ konusunda ebeveynlerin suçlanamayacağını söylüyor.
İngiltere’de yapılan son araştırma, yemek seçme eğilimlerinin çoğunlukla ebeveynlik tarzlarından ziyade genetiğe bağlı olduğunu öne sürüyor. Araştırmacılar, yemek konusunda seçici olma eğiliminin ergenlik çağının ilk dönemlerinde de devam edebileceğini söylüyor.
Hangimiz o ilk gençlik çağında bamya, pırasa, lahana delisiydik ki…
16 aydan 13 yaşına kadar olan tek yumurta ikizleri ile tek yumurta olmayan ikizlerin yeme alışkanlıkları karşılaştırılarak bunun ne kadarının genetik, ne kadarının çevreye bağlı olduğu incelendi.
Tek yumurta ikizleri, yiyecek konusunda ne kadar seçici veya yeni lezzetlere açık oldukları konusunda çift yumurta ikizlerine göre çok daha benzerdi. Bu da güçlü bir genetik bileşene işaret ediyor.
Ancak çocukların yediği yiyecek çeşitliliğini artırmaya yardımcı olacak stratejilerin (çeşitli yiyecekler sunmak da dahil) özellikle erken çocukluk döneminde hala yararlı olabileceği görüldü.
Çalışma, Çocuk Psikolojisi ve Psikiyatri Dergisi'nde yayınlandı. İngiltere’nin önde gelen üniversitelerinden University College London'daki çalışmanın kıdemli yazarı Profesör Clare Llewellyn, "Bazı çocukların belirli yiyecek türlerini denemek konusunda oldukça 'seçici' olmasının, diğerlerinin ise daha ‘maceracı’ olmasının ve aile yemeklerine mutlu bir şekilde katılmalarının nedeni büyük ölçüde ebeveynlik tarzlarından ziyade, çocuklar arasındaki genetik farklılıklara bağlı" dedi.
GENETİK ETKİLER DEVREDE
Araştırmacılar, çocukları 16 aylık, üç, beş, yedi ve 13 yaşlarında olan 2 bin 400 tek yumurta ikizi ve çift yumurta ikizi ebeveynlerinin tamamladığı beslenme anketi sonuçlarını incelediler. Doku veya tat konusundaki seçicilik veya yeni yiyecekleri deneme konusundaki isteksizlik nedeniyle küçük bir yiyecek yelpazesi içinde beslenme eğilimi olarak tanımladıkları ‘yemek seçme’ kavramına odaklandılar.
Genetik materyallerinin yüzde 100'ünü paylaşan tek yumurta ikizlerinin beslenme alışkanlıklarını, genetiğinin yaklaşık yüzde 50'sini paylaşan çift yumurta ikizleri ile karşılaştıran araştırmacılar şu sonuçlara ulaştı:
“Yemek seçme eğilimleri, yedi yaşında hafif bir zirve ile erken ergenlik döneminde devam etti. Popülasyondaki genetik farklılıklar, 16 aylıkken gıda tercihindeki çeşitliliğin yaklaşık yüzde 60'ını oluşturuyordu. Genetik etkiler yaşla birlikte arttı ve 3 ile 13 yaşları arasında yüzde 74'e yükseldi.”
Aile olarak birlikte ne tür yiyecekler yenildiği gibi evdeki faktörlerin, çoğunlukla yeni yürümeye başlayan çocuklar için önemli olduğu görüldü. Çocuklar büyüdükçe, farklı arkadaşlara sahip olmak gibi ev dışındaki etkiler daha anlamlı hale geldi.
Dr. Llewellyn, çalışmanın özellikle yemek konusunda seçici olanlara yardımcı olacak stratejiler geliştirmek üzere tasarlanmadığını, ancak yemek seçen çocuklar üzerinde belirli tekniklerin yardımcı olabileceğini öne sürdü. Peki bu stratejiler neler olabilir?
. Çocuklara çok çeşitli yiyecekler sunmaya devam etmek.
. Çocukların daha önce reddetmiş olabileceği yiyecekleri düzenli olarak sunmak. Bu, sakin bir ortamda olmalı ve mutlaka yemek zamanlarında olması gerekmez.
. Çocuklarla yemek yemek için oturmak ve fazla strese girmemeye çalışmak. (Ne kadar mümkünse…)
AŞIRI YEMEK SEÇME BİR HASTALIK BELİRTİSİ OLABİLİR
Araştırmacılar, yemek seçme alışkanlığı yaygın olarak görülse de, aşırı yemek seçmenin yakın zamanda tanınan bir yeme bozukluğu olan ‘kaçıngan/kısıtlı yiyecek alımı bozukluğu’nun (ARFID) önemli bir belirtisi olabileceğini söylüyor.
Uzmanlara göre, normal seçici yemeyi aşamayan veya seçici yemesi şiddetli, anksiyete (kaygı) bozukluğu, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar ve otizmli vakalar, ‘kaçıngan/kısıtlı yiyecek alımı bozukluğu’ açısından risk altında.
Ciddi uyarı işaretleri ise şöyle:
. Belirgin kilo kaybı yaşama,
. Kilo kaybını gizlemek veya sıcak tutmak için kat kat elbiseler giyme,
. Kabızlık, karın ağrısı, soğuğa tahammülsüzlük, uyuşukluk ve/veya aşırı enerjik olma,
. Bilinen bir nedeni olmayan yemek zamanlarında tutarlı, belirsiz mide rahatsızlığı, tokluk hissi yaşama,
. Yenen yiyecek türlerinde veya miktarında belirgin azalma,
. Yiyeceklerin yalnızca belirli kısımlarını yeme,
. Boğulma veya kusma korkusu,
. İştahsızlık veya yemeğe ilgi eksikliği,
. Zamanla giderek kötüleşen seçici yeme davranışı.